Sosyal statüsü birbirinden farklı beş kişi, bir milletvekili, bir hâkim, bir polis, bir müteahhit ve bir esnaf nedenlerini bilmedikleri sebepten dolayı kaçırılmışlardır ve bir odanın içinde tutulmaktadırlar. Oyunun en başından itibaren karakterler arasındaki statü çatışmalarının getirdiği trajikomik sahneler yaşanır. Zaman geçtikçe 'Katil Kim' sorusunun cevabını ararken gerginlik git gide artar, artık herkes aynı şartlardadır ve statülerin bir önemi yoktur.

Uzdur yalnız kalmak isteyen yaşlı kuru huysuz bir ağaçtır. Yanıbaşında yaşayan Topik ise yeni maceralara yelken açmak isteyen bir mantardır. Uzdur Topik’i yanında istemez ve onu kovar. Uzdur tam bu sırada yeni misafiri Taktak ile karşılaşır. Taktak ise Uzdur’un gövdesinde ki kurtçuklar ile beslenen bir ağaçkakandır. Huysuz Uzdur kurtçukların gövdesine zarar verdiğini anlamayıp Taktak’ı da yanından kovar.vUzdur uzun yıllar sonra ilk kez yaprak açtığını arazisine gelip yaprağını yemeye kalkan Tırtıl sayesinde öğrenir. Ancak çıkan yaprağını Tırtıl’la paylaşmayı da reddeder ve onu da yanından kovar.
Böylelikle yanına gelen herkesi kovan Uzdur doğanın dengesini bozar ve bütün canlıların birlikte uyum içinde yaşadığını ve aslında yanına gelen Mantar Topik’in ona vitamin verdiğini, Ağaçkakan Taktak’ın ise onun kurtçuklarını temizlemesi sayesinde yaprak açtığını ancak anlar. Artık yapayalnızdır. Her şeye rağmen Mantar Topik ve Ağaçkakan Taktak Uzdur’un yanına gelir ve yeniden canlanmasına yardımcı olurlar. Tırtıl ise artık rengarenk kanatları olan bir kelebek olmuştur. Ve Uzdur’a diğer ağaçlardan getirdiği meyve polenleri sayesinde Uzdur artık meyve bile vermeye başlar.

Oyunumuz fantastik bir diyar olan Sarguçya’da geçmektedir. Sevimli bir kız çocuğu olan Aya, bir gün en sevdiği beresini kaybeder. Bu duruma çok üzülür ve Kuzey Sarguçya’nın yöneticisi Kraliçe Shi’den yardım istemeye gider. Fakat aynı gece Kraliçe Shi’nin de tacı çalınmıştır. Kraliçe Shi’nin sadık yardımcısı Tuta, hırsızın Güney Sarguçya’nın yöneticisi Penguen Dori olduğunu ileri sürer. Bunun üzerine Kraliçe Shi Tuta’yı, Dori’yi bulmak üzere görevlendirir.
Küçük bir çocuk olmasına rağmen Aya, Tuta’ya takılarak, birlikte Dori’nin peşine düşerler.
Fakat Dori, yolculukları boyunca onlara büyülü tuzaklar kurar. Tuta ve Aya bütün zorluklara rağmen, büyük cesaretleri ve inaçları sayesinde tüm büyülerden kurtularak Dori’yi yakalayıp çalınan tüm eşyaları geri alırlar. Dori yaptıklarına çok pişman olur ve yaşamının geri kalanında iyi biri olmaya karar verir. Aya gerçek güzelliğin dış görünüşte olmadığını anlar. Kraliçe Shi tacına kavuşurken, Tuta’nın ise en büyük dileği gerçek olur.

Son derece huysuz ve aksi bir adam olan Bay Maki, sabahları uyanmakta zorlanmaktadır. O gün; bahçede öten horozun, odasına giren sineğin ve başucu alarmının da yardımıyla, Bay Maki güçlükle uyanır. Günlük yürüyüşüne çıkan Maki’nin hikayesine, onunla uğraşmayı çok seven küçük bir bebek ve olaylardan habersiz annesi de dahil olur.

Bay Maki, doğaya karşı duyarsızdır ve yediği muz kabuğunu yere atmasıyla başına türlü olaylar gelmeye başlar. Doğa, bir şekilde Maki’ye doğru yolu göstermeye çalışsa da Maki inatçıdır ve uslanmaya niyeti yoktur.

Bay Maki, doğaya karşı geldikçe başına daha büyük işler açmaya ve komik hallere düşmeye devam eder.  Bu duruma en çok gülenler ise küçük bebek ve annesidir.